Dışişleri Bakan Yardımcısı Serim, Küresel Mülteci Forumu’nda konuştu Açıklaması
Dışişleri Bakan Yardımcısı Yasin Ekrem Serim, Gazze’de akan kanın durdurulmasının uluslararası toplumun birinci önceliği olması gerektiğini söyledi.
Serim, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) ve İsviçre’nin ev sahipliğinde düzenlenen “Küresel Mülteci Forumu 2023” programının açılışında konuştu.
Forumun, katılımcılara uluslararası toplumun mültecilerle ilgili başarılarını ve başarısızlıklarını değerlendirmesi için iyi bir fırsat sunduğunu dile getiren Serim, mültecileri koruyan tek metin konumundaki 1951 Cenevre Sözleşmesi’ne atıfta bulunarak, “Uluslararası toplum, mültecilerin acılarının sona erdirilmesi konusunda 72 yıl önce verdiği sözü ne yazık ki yerine getiremedi. Tüm ülkeler ve taraflar onları koruma konusunda başarısız oldu.” dedi.
Serim, dünya genelinde zorla yerinden edilenlerin sayısının 114 milyonu aştığına dikkati çekerek, çözümün de uluslararası toplumun elinde olduğunu ifade etti.
Yerinden edilme ve göçün yönetilmesinde uluslararası, bölgesel ve ikili işbirliklerinin önemine işaret eden Serim, “Sorunlarımıza sadece güvenlik tedbirleriyle çözüm bulamayız. Sorunların kökünde yatan nedenleri ele almalıyız. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, G20 Liderler Zirvesi’nde göç ve zorla yerinden edilmeyle ilgili çalışma grubu kurulmasını önerdi. Göç ve yerinden edilmenin G7 ülkelerinin gündeminde olmasından da memnuniyet duyuyoruz.” diye konuştu.
Serim, tüm ülkelerin istikrara kavuşmuş Suriye hedefi üzerinde birleştiğine inandığını vurguladı.
Yerinden edilmiş ve komşu ülkelerde bulunan Suriyelilerin geri dönüşünün, Suriye’de güvenli, gönüllü ve onurlu geri dönüş için uygun koşulların oluşturulmasına paralel gerçekleşmesi gerektiğini ifade eden Serim, bunun en kalıcı çözüm olduğuna inandıklarını söyledi.
Serim, uluslararası toplumun, Suriyelilerin geri dönüş konusunu öncelikli gündem maddesi olarak tutması gerektiğinin altını çizdi.
Geri dönüş çalışmalarının, anlamlı siyasi süreç ve ulusal uzlaşı çabasıyla ilerletilmesi gerektiğine işaret eden Serim, şu ana kadar 600 binden fazla Suriyelinin gönüllü olarak Türkiye’den, Suriye’nin kuzeyinde teröristlerden temizlenen bölgelere döndüğünü hatırlattı.
Serim, mültecilerin karşı karşıya kaldığı korkunç durumun temel nedeninin Orta Doğu’da bir kez daha görülen çatışmalar olduğuna dikkati çekerek, “Uluslararası hukukun ve uluslararası insancıl hukukun ağır ihlalini teşkil eden, Gazze’de devam eden zulmün durdurulması çağrımızı yineliyoruz. Gazze’de akan kanın durdurulması uluslararası toplumun birinci önceliği olmalıdır. Saldırılar ne kadar uzun sürerse yayılma riski de o kadar artar. Yaklaşık 2 milyon Filistinli zorla yerinden edildi.” ifadelerini kullandı.
?BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’e, Gazze’deki insani felaketin önlenmesi için BM Şartı’nın 99. maddesini ilk kez işletme kararı alması ve BM Güvenlik Konseyine (BMGK) bu konuda mektup yollamasından dolayı teşekkürlerini ileten Serim, BMGK’nin 8 Aralık’ta insani ateşkes talebini, bir ülkenin vetosu nedeniyle kabul etmemesinin büyük hayal kırıklığı olduğunu kaydetti.
Serim, BM Genel Kurulunun dün ezici çoğunlukta “Gazze’de akan kanın durdurulması talebi” yönünde oy kullandığını hatırlatarak, bunun Gazze’deki katliamın durdurulmasına yönelik küresel desteğin bir başka ispatı olduğunu söyledi.
“Düşük ve orta gelirli ülkeler, dünyadaki mültecilerin yüzde 75’ine ev sahipliği yapıyor”
Bakan Yardımcısı Serim, şöyle devam etti:
“Uluslararası toplumun Filistinlilerin acılarına son verilmesini talep ettiğine şüphe yok. Filistinli mültecilerle azami dayanışmamızı açıkça ifade ediyoruz. Çatışmaları sona erdirmek ve dünya genelinde barış ile güvenliği sağlamak için çabalarımızı artırmalıyız. Dünyanın en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülkesi olan Türkiye, neredeyse on yıldır büyük bir yük ve sorumluluk taşımaya devam ediyor.”
Düşük ve orta gelirli ülkelerin, dünyadaki mültecilerin ve uluslararası korumaya ihtiyaç duyan kişilerin yüzde 75’ine ev sahipliği yaptığını da anımsatan Serim, mültecilerin yüzde 69’unun komşu ülkelerde yaşadığının altını çizdi.
Serim, ciddi tehditlerle karşı karşıya olan 1951 Mülteci Sözleşmesi’nin bütünlüğünün korunmasına ihtiyaç olduğunu belirterek, “sıfır mülteci ve sıfır göç politikalarının” sonuç vermeyecek nitelikte olduğuna vurgu yaptı.
BMMYK’nin mültecilerle ilgili gösterdiği çabaları takdir eden Serim, tüm paydaşlara, zorla yerinden edilme sorununun çözümüne yönelik çalışmaları desteklemeleri çağrısında bulundu.